MUHAMMED
Halbuki faize dayalı işyerlerinde çalışanların bütün mesaisini faiz hesaplan, akitleri ve muamemeleri almaktadır. Herhangi bir meşrubatın terkibini incelemek ve içine çözücü olarak da alkol konulup konulmadığını belirlemek gerekir. Bazı gazozcular, gazozun içine konulan esansın suya karışmasını temin için, kullanılan maddenin pahalılığı veya bulunmaması sebebiyle bunu etil alkolle yapmaktadırlar. Bu husustaki hüküm, gazozdan gazoza ve hatta imal eden şahsın dindarlığına göre değişmektedir. Verilecek hükümde bahsi geçen hususların bilinmesi lâzımdır. Mayalama sonucu belli bir oranı aşmayan yiyecek ve içeceklerde olan alkol haram olmaz. Kimyada, “Benzer olanlar, birbiri içinde çözünür.” kaidesi vardır. En mühim ve en çok kullanılan çözücü de su olduğundan, suyun dışındaki bütün çözücülerde hidrofil (suyu seven, su ile tam karışan) ve hidrofob (suyu sevmeyen su ile tam olarak karışmayan) olarak ikiye ayrılır. Moleküllerinde hidrofil bulunduran maddeler su ile hidrofil assosiasyon yaparak berrak bir çözelti verebilir.
Bir toplumda dinî inanış zayıflayınca, bunun arkasından ahlâkî ve hukukî suçlar gelir. Çünkü, din olmayınca ahlâkın da bir yaptırım gücü kalmaz. Helâl-haram, Âhiret’te ceza-mükâfat inancı kalkınca toplumun düzeni sarsılır, suç ve anarşi ortaya çıkar ve böylece çeşitli sıkıntılar başlar. Halbuki, her yerde kendini kontrol eden bir Hâkim Varlığa inanan insan buna göre davranıp iyiyi tercih eder, kötüden uzaklaşır. Dinin etkisini yitirdiği toplumlarda sosyal çözülmeler başgösterir.
Bu durumda imama uygun düşen, bu namazın rükû ile tilavet secdesine niyet etmemektir. Ta ki, bu vecibe namazın secdeleri ile bütün cemaat tarafından da yerine getirilmiş olsun. Tilavet secdesi için niyet etmek şarttır; fakat tayin şart değildir. Bu bakımdan birkaç secde ayetini okumuş veya dinlemiş olan bir kimse, bunların sayısınca tilavet secdesi niyeti ile secde eder, fakat hangi secdenin hangi secde ayetine ait olduğunu belirlemez. Bu tilavet secdesine namaz içinde yalnız kalb ile niyet edilir. Namaz dışında ise dil ile de niyet edilmesi sünnettir. Altından yapılmış bir yüzük takan kimsenin günah ve mes’uliyeti sadece kendisinedir.
Osman’ın son döneminde başlayan ve Emevîler devrinde devam eden karışıklıklar ve iç savaşlar bazı müslümanları kendilerini ibadete vermeye, dünyadan el etek çekmeye sevketmiş, bu da söz konusu farkların belirgin hale gelmesine sebep olmuştur. Resûl-i Ekrem’in yönetimde vazgeçmediği prensiplerden biri de meşveretti. Birçok işte ashabın ileri gelenlerine danışıp görüşlerini alır, Uhud Gazvesi’nde olduğu gibi bazan kendi kanaatine uymasa bile istişare sonucu ortaya çıkan kararı uygulardı. Bazı rivayetlere göre Resûlullah daha önceki peygamberlerin her birine yedişer yardımcı verildiğini, kendisinin yardımcılarının ise on dört olduğunu belirterek dört halife ile diğer bazı sahâbîlerin adlarını saymıştır (M. Abdülhay el-Kettânî, I, 150). Peygamber’in görevi sadece kendisine verilen vahyi tebliğden ibaret değildi. Zira peygamberliğin amacı sadece belli ilke ve esasları insanlara bildirmek değil ferdî ve içtimaî planda bir dönüşümü de sağlamaktır. Bu sebeple Resûlullah’ın bizzat dini yaşayarak insanlara göstermesi gerekiyordu (el-Bakara 2/143; en-Nahl 16/89; el-Hac 22/78; el-Ahzâb 33/45; el-Feth 48/8; el-Müzzemmil 73/15). Peygamber kıyamete kadar gelecek insanlara örnek bir şahsiyet, davranışlarından ders alınacak bir rehber olarak gönderildiği için (el-Ahzâb 33/21) hayatın her yönünü kapsayan üstün bir ahlâkla donatılmıştır (el-Kalem 68/4).
Muhammed, Resûl-i Ekrem’in en çok bilinen adı olup “övgüye değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi” anlamına gelmektedir. Peygamber’in en çok kullanılan ikinci ismi Ahmed’dir. Bu isim de “hamd” kökünden türemiş olup “Allah’ı herkesten daha iyi ve daha çok öven; herkesten daha çok övülen” mânalarına gelmektedir. Ahmed ismi Kur’ân-ı Kerîm’de bir yerde geçmekte ve burada, Hz. Îsâ’nın İsrâiloğulları’na kendisinden sonra gelecek Ahmed adındaki peygamberi müjdelediği belirtilmektedir (es-Saf 61/6). Yuhanna İncili’ndeki Parakletos kelimesiyle de bu adın kastedildiği ifade edilmektedir (bk. FARAKLİT). Mâhî ismi küfrün onun eliyle yok edileceğini, Hâşir kıyamet gününde insanların onun ardından giderek haşrolacağını, Âkıb da kendisinden sonra hiçbir peygamberin gelmeyeceğini bildirmektedir. Hadislerde Resûl-i Ekrem’in daha başka adlarından bahsedilmesi, yukarıdaki beş ismin sadece ona has olduğunu (Tecrid Tercemesi, IX, 252), öteki isimlerinin diğer peygamberlere de verilebildiğini göstermektedir. Peygamber’in yaygın adlarından biri de Mustafâ olup “seçilmiş” anlamında bir sıfattır. Kur’ân-ı Kerîm’de Resûl-i Ekrem için “müzekkir” (el-Gāşiye 88/21), “beşîr” (el-İsrâ 17/105; Fâtır 35/24), “şâhid, mübeşşir, nezîr, dâî ilallah, sirâc” (el-Ahzâb 33/45, 46) ve “rahmet” (el-Enbiyâ 21/107) gibi isimler de zikredilmektedir. Selâm, Tevrat’ta Allah’ın ona verdiği adlardan birinin “mütevekkil” olduğunu söylemektedir (Dârimî, “Muḳaddime”, 2).
- Bu demek değildir ki, kişi kendini töhmet altında bırakacak şekle sokması durumunda suizan edenin hiç günahı yoktur.
- Modern dönemde birçok şair Resûl-i Ekrem’i sevilen, yüksek ahlâkî erdemlere sahip bir peygamber ve en üstün sıfatları kendinde toplayan kâmil insan olarak tasvir etmiştir.
- O halde, ortada güzel ahlâkın bazı esasları mevcut, ama noksan demektir.
(XIX.) yüzyılın ortalarına kadar Resûl-i Ekrem’in na‘tına önem veren fazla şair çıkmamıştır. Gālib Mirza Esedullah’ın da na‘t türü gazelleri vardır. Lutf Ali Han Lutf gibi bazı şairler ise hayatlarını tamamen na‘t yazmaya vakfetmiş, 1840’ta Şehîdî Birelvî, Medine’de Ravza-i Mutahhara’nın önünde onun şiirini okurken ölmüştür. Kutubşâhî Devleti’nin kurucusu Zıllullah mahlaslı Sultan Kulı Kutubşah ile haleflerinden olup Urdu edebiyatının ilk divan sahibi şairi kabul edilen Muhammed Kulı Kutubşah Resûlullah’ın methine yer vermişlerdir. Muhammed Kutubşah gazellerinin makta‘ beyitlerinin çoğunu na‘t şeklinde kaleme almıştır. Ayrıca külliyatında bu muhtevada gazeller, manzumeler, rubâîler yanında müstakil bir na‘tıyye mesnevisi de yer almaktadır. Abdullah Kutubşah’ın gazellerinde de övgü beyitleri bulunmaktadır.
Bir bayan iğne yaptırarak göğsünden süt getirtirse, bu sütü -süt emme yaşındayken- bebeğe içirerek süt anne olabilir. Hak din gelince, Cahiliye devrinde yapılan ve uygulanan âdet ve alışkanlıklar birer birer değişiyor, insanlara meşru olan yol gösteriliyor, bâtıl ve haksızlıkların yerini hak ve adalet esasları alıyordu. Cahiliye âdetlerinden birisi de o zamanki uygulanış şekliyle evlatlık müessesesiydi. Helal ve mübah olmayan şeylere “caiz değildir” denilmektedir. Bu ifade ile haramlar kastedildiği gibi, zatı itibariyle helal olan ancak hükmen haram olan şeyler için de kullanılır. Ancak cuma vaktinde kendisine cuma namazı farz olan birisinin alışveriş yapması helal değildir. İslam belli bir coğrafyanın, belli bir âdet ve alışkanlık sahiplerinin dini değildir. Denilebilir ki, köpeği necis gören Şafii alimlerine göre, domuzun etini yasaklayan Allah, köpeği de necis sayar. Bunların bizce bilinmeyen bazı hikmetleri olabilir.
“Beşincisi de eğer yalan söyleyenlerden ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir.” Fermanını okuyan ve “Allah mütekebbirleri sevmez.” âyetini dinleyen bir insan kibri bırakır, tevazua yapışır. “Mü’minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü’mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına belâ gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır.” (Riyâzüs-Sâlihin, 1/54). Hangi durumda olursa olsun incitmek caiz değildir. Bilgisizlikten kaynaklanan taassup ise, inat ve muhakemesizlik üzere kuruludur. Taassup yalnız dinlerde değil, beşeri ideolojilerde de bağnazca bağlılıklar neticesinde görülmektedir.
Ceza Ertelemesi ne yazık ki HAGB’den daha tesirli ve etkili bir karardır. Eğer yargılanıyorsanız erteleme almaktan sakının. Çünkü ceza ertelemesi sizin adli sicil kaydınızı ne yazık ki korumayacaktır. Sadece cezanın kendisinden bir defaya mahsus alıkoyacaktır. Ayrıca zaten 7315 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv araştırması Kanunun’da nelere bakılacağı çok net yazılmış durumdadır. Bu bakılacak materyaller arasında hukuk dava dosyaları hiçbir şekilde yoktur. Maddesinde yer alan “suç ve cezaların şahsiliği” ilkesi idarenin takdir yetkisini kullanarak yaptığı bu işlemleri yönünden ihlal edilmiş sayılmayacaktır” şeklinde bir görüş de beyan edilmektedir. –Sebeplere geçmeden önce güvenlik soruşturmam-arşiv araştırmam olumsuz çıktı diyenler için hazırladığımız şu kapsamlı rehberi yeni sekmede açın kenarda dursun. Bu yazıya göz attıktan sonra ona da bakarsınız.– Yine aynı şekilde “güvenlik soruşturmasında neye bakılır? ” diyenler için de harika bir kaynak olarak yol gösterici rehber olarak bu yazımızı referans alabilirsiniz. Mevcut kayıtlardan ve kişinin görevine yansıyacak hususların denetime elverişli olacak yöntemlerle yerinden araştırılmak suretiyle tespit edilmesidir. Eğer iki hünsâ müşkil biri erkek, biri kız diye evlendirilirse, ikisinin de durumu belli oluncaya kadar beklenir.